Merhaba
Doğa bir orkestra şefi. Görünmez değneğiyle yönetiyor dünyayı. İnsanın bilinçsizce ya da kasten çomaklamadığı her yerde işler tıkır tıkır yürüyor. Sözgelimi, tarlada doğal gübreyle büyümüş bir domates, Genom projesine takılmış bir domatesten daha mutlu. Elbette tepesine vurula vurula öldürülmekten kaçıp kurtulmuş minicik fok yavrusuyla annesi de öyle.
Peki, biz insanlar bu tablonun neresindeyiz? Bizler, kâh sesimizle, kâh düşünce ve duygularımızla, kâh yazılarımızla araya giren solistleriz. Kimimiz epeyce yetenekli. Kendi bestelerimizi bile yapıyoruz. Düşünüyoruz, üretiyoruz. Daha doğruya, iyiye ve güzele hep birlikte ulaşmak için mücadele veriyoruz. Tarih boyunca öyle büyük işler başarıp öyle güzel kazanımlar elde ettik ki… Ve edeceğiz de!
Kimimizin sesi ise çok berbat. Bazen güzel sesleri bastıracak kadar güçlü bir karmaşa yaratıyor. O zaman umutsuzluk ve karamsarlık çanları çalmaya başlıyor. Ama, bu duygularla başa çıkmanın da yolları var. İlki, belki de en önemlisi solistliği bırakıp güçlü bir koro kurmak. Arkadaşlık, dostluk, dayanışma gibi…
Dergimiz “Tam İyilik Hali” de, sizlerle kurmak istediğimiz dayanışmanın bir örneği olarak karşınızda. Bu ilk sayımızda, hepimiz sizlerin iyilik haline katkıda bulunmak üzere yazılar hazırladık. Düşüncelerimizi ve duygularımızı paylaştık. Umarız beğenirsiniz.
Son olarak, isterseniz birlikte bir de “tam iyilik hali”nin kısaca yorumunu yapalım. Tam iyilik hali bir ütopya mıdır? Kimilerine göre evet. Ama bize göre umuttur. Umudumuzu kesmeden; daha aydınlık, daha sağlıklı ve daha mutlu günlere birlikte yelken açmaktır.
Saygılarımızla.
Maide Selen
Yayın Kurulu Adına